TÜRKÇÜ TOPLUMCU BUDUNCULAR


 
   

ÖNEMLİ VE GİZLİ BELGELER

   
 


 

 

Ana Sayfa

FORUM OTAĞI

İletişim

Ziyaretşi defteri

HABERLER

SERGİ

DOST SİTELER

TURAN ESERLERİ MÜZİKLERİ

ALİ ÇALIKUŞU HİTABELERİ

ÖNEMLİ VE GİZLİ BELGELER

TKHCR RAP ÇAŞIŞMAŞARI

SİTENİ TANIT

DESTANLAR

TÜRK YURTLARI

FORUM

TELEVİZYON İZLE

GENEL HABERLER

 


     
 




1 FOTOĞRAG 100

KELİMEYE BEDEL İŞTE FOTOLARLA ERMENİLERİN TÜRKLERE YAPTIĞI KATLİAMLAR

rapidshare.com/files/38810926/1fotograf1000kelimeyebedel.doc.html _______________________________________________

İŞCİ PARTSİ BAŞKANI DOĞY PERİNÇEK VE APO -     rapidshare.com/files/38811400/DO__286_Y_PER__304_N_EK_-_APO.zip.html

 

TAYİP ERDOĞAN HAKKINDA : Recep tayip erdoğan sözde 8 ay hapis yatmıştı ya , hayır yatmadı. Recep Tayip Erdoğan 8 ay süresince CIA tarafından eğitim görmüştür. Bu ülkeyi TÜRKİYEM İ parçalamak için bir pion bir çakaldır

 

 


ANKARADAKİ PATLAMA CIA VE MOSSAD' IN İŞİMİ ?

ABD'nin en büyük terör saldırılarından biri olarak tarihe geçen bombalamada, Oklahoma'daki Murrah binasının bir bölümü tamamen yok olmuştu. Bir çok kurbanın cesedine bile ulaşılamadı.

CIA ve MOSSAD'ın İsrail sınırına yakın Kızıldeniz sahilindeki casusluk limanı olarak kullandıkları, Mısır'a ait Taba şehrindeki Hilton otelinde ise o gün Batının petrol devleri Rus petrol devi Yukos'un Putin'e muhalif yöneticileri ile toplantı yapıyorlardı.

Tarih; Rusya'da yüzlerce sivilin ve onlarca özel kuvvet mensubunun öldürüldüğü rehin alma krizinden yaklaşık bir ay sonra 7 Ekim 2004 idi. (Beslan katliamı 1 Eylül 2004'te gerçekleşti)

Gerçekleşen patlama Hilton otelinin bir yanını tamamen yoketti.
ABC muhabirinin dört gün sonra kurtarma çalışmaları ile ilgili kullandığı cümle aynen şu oldu :

"İsrailli ve Mısırlı kurtarma ekipleri, kurbanların cesetlerini bulma ümidini kaybettikleri noktada arama/kurtarma çalışmalarına son verdiler"

Bu patlamanın üzerinden yaklaşık 3 ay geçmişti ki; Lübnan'da bir başka "ilginç" patlama meydana geldi.

15 Ocak 2005 günü; yoldaki kanalizasyon sistemine yerleştirilen bomba Lübnanın'ın eski Başbakan'ı Refik Hariri'yi buharlaştırdı. Lübnanlı emekli tümgeneral ve Lebnan Harp Akademisi eski profesörlerinden Hisham Jaber'in demeci bombanın gücünü fazlası ile ortaya koyuyordu:

"Kraterin büyüklüğü ve şekli gözönüne alındığında bu çapta bir patlama 1000(bin) kilo TNT ile bile sağlanamazdı"

Bütün bu patlamaların ortak özelliği yarattığı hipersonik patlama dalgasının şiddeti ve insanları buharlaştıracak kadar yüksek ısıydı.

Uzmanlara göre bütün bu patlamalarda kullanılan bombanın ortak bir adı var : mikro-nükleer bomba.

Bizi ilgilendiren kısmına gelince....

Son günlerde yaşadığımız olaylarda "nükleer" kelimesi kulağımıza çok fazla çalınmaya başladı...

Zülfü Livaneli "Mutluluk" isimli romanının İngilizce'ye çevrilmesi ile ilgili ABD'ye gitti ve orada uzmanlar tarafından

"Dünyada 404 nükleer bomba kayıp"

cümlesi ile tohumlandı. Harvard'dayken birileri "barış güvercinimizle" nükleer korku taşıttılar Türk kamuoyuna.

Sonra İstanbul'da gerçekleşecek Bilderberg toplantısında Türkiye'nin nükleer enerji macerasının ana gündem maddelerinden biri olduğu öğrenildi.

Washington vakanüvistlerinden Yasemin CIAngar (tabir açıkistihbarattürkiye grubundan 'yenisey'e aittir); kendisi ile yapılan bir röportajda ; görevi olduğu üzere Pentagon ve Dışişleri Bakanlığının Türkiye ile ilgili kaygılarını iletirken, Marc Grossman'ın ,

"Türkiye ile İran arasındaki işbirliğinin ortak planlamaya dönüştüğünden endişe ediyoruz"

cümlesine yer verdi. İran'la Türkiye arasında nükleer işbirliği olma ihtimalinin Washington'u kaygılandırdığından sözetti. Washington'un kaygısı Yasemin'i de kaygılandırmıştı haliyle.

Daha sonra İngiltere'nin koordinatörlüğünde ve denetiminde nükleer alanda hayli kritik çalışmalara ortak olduğumuz Pakistan bir hafta ara ile ülkemizde 6 insanını kaybetti.

Sıradan insanlar değillerdi....

Biri; İngiliz askeri bir pilotla; radara yakalanmayacak kadar küçük bir uçakla Trabzon'dan havalandıktan sonra Soğanlı mevkinde dağlara çakılan Müşerref'in emir subayı ve pilot emekli general Zakaullah Bhangoo idi.

Bir hafta geçmedi ki; Anafartalar Çarşısın'da bomba patladı ve ölen ve yaralananlar arasında Ankara'daki Savunma Sanayi Fuarına katılmak için Ankara'da bulunan 5 Pakistanlı olduğu anlaşıldı.

Nedense basın bir sonraki gün; olay yerinde ölen herkesin haberini yaptı da, bu Pakistanlıları es geçti; kamu hafızasından sildi.

Bir kaç gün sonra Anafartalar Çarşısının cephesini yerle bir eden bombanın ana maddesinin RDX tipi olduğu açıklandı. Satıraralarında önemli bir ayrıntı vardı :

bu patlayıcı cinsi nükleer başlıklardaki ana maddelerden biriydi.

Çok geçmedi gazete manşetlerine ilginç bir MİT haberi yerleşti:

"MİT; El Kaide'nin üst düzey bir yetkilisini ABD'ye teslim etmiş ve şimdi jest bekliyormuş."

Önce verip sonra jest beklemek devlet geleneğimize uyduğu için kimse şaşırmadı.

MİT haberi çok geçmeden yalanladı fakat haberi patlatmanın maksadı hasıl olmuştu ve MİT'in yalanlamasına fırsat bırakmadan CIA ve Pentagon'un gerilla örgütü El-Kaide

"Türkiye'den intikamlarını alacaklarını" açıkladı.

Livaneli üzerinden taşıtılan "404 nükleer bomba" tohumu;

"El-Kaide'nin hedef tahtasına yerleştirilen Türkiye" ile filiz verdi.

Şimdi sormamız gereken soru şu:

Cuma günü İstanbul; dünyayı yönetme iddiasında olan küresel elitlerin ünlü ve "gizli" Bilderberg toplantısına ev sahipliği yapacak.

Mekan henüz kesinleşmese de büyük ihtimalle Ritz Carlton Oteli.

"Residence'ında"; özellikle 20. katından sonra çok ünlü kişilere ve ilginç kurumlara ev sahipliği yapan bir otel. Kurumların kim olduğu sorusunu CIA ve MOSSAD'a soracaksınız; ya da garajına giriş çıkışları dikkatli gözlerle izleyeceksiniz.

Neticede hangi mekanda yapılıyor olursa olsun; dünyanın tepesindeki şahsiyetleri ağırlayacak bu toplantı İstanbul'u dünya terör ligine sokmak isteyecekler için mükemmel bir fırsat sunuyor.

Hele hele; Türkiye'nin nükleer macerasının gittikçe somutlaşmaya başladığı bu dönemeçte; Marc Grossman gibi, Türkiye'nin ABD dışı ülkelerle işbirliğinin ortak planlamaya doğru geliştiğinden şüpheli ve şikayetçi iseniz tablo daha da ciddileşiyor.

Bu noktada;

Türkiye'nin çok değişkenli Kerkük denkleminde; "nükleer enerji/bomba" değişkenini masaya koymak isteyenlerle, bu değişkeni denklemde görmek istemeyenler arasındaki savaşların derinliği sadece lobi savaşları ile sınırlı kalmayabilir.

Dünyada sözkonusu yeni bir ülkenin daha "nükleer kapasite" edinmesi ise;

hele bu Türkiye ise;

bu bir mikro-nükleer bomba ile bir oteli daha içindekilerle feda etmeye değer bir operasyon için zemin oluşturabilir.

Kendilerini "tanrı" zanneden bu zengin ve güçlü eblehler grubunun havaya toz bulutu olarak karışmasından zerre üzüntü duyacağımızdan değil...

Neo-faşist projeleri ile dünyadaki milyonlarca insanın ölmesine, azap çekmesine ve sefalet içerisinde yaşamasına vesilen olan bu küresel papazların her suçlu gibi tarafsız bir mahkemede yargılandıktan sonra son isteklerini dile getirirken "tanrısal" olmadıklarını idrak etmeleri gerektiğine inanıyoruz. Farkına bile varmayacakları hızlı bir ölümü haketmiyorlar.

Aynı; Türkiye ve son zamanlarda uluslararası organizasyonlarla küresel kamuoyu nezdinde profili yükseltilen İstanbul'un dünyanın ilk nükleer terör vakasına ev sahipliği yapmayı haketmediği gibi.

Lafın özü;

MİT'in , Bilderberg'i İstanbul'dan değil; İstanbul'u Bilderberg'den koruması gerekiyor.

En kolay yol ise; bu "gizli" toplantıyı iptal etmek ve "başka kapıya" yollamak.

Korktuğumuz senaryonun olasılığını(probability) düşük/imkansız bulabilirsiniz fakat bu düşük olasılık gerçekleştiği noktada ödenecek bedel(expected value) ise hiç kimsenin kaldırabileceği bir bedel değildir.

Bilderberg bu şehre her halükarda hoş gelmeyecektir.

 


 

İŞTE IMF'NIN KORKUNÇ TUZAĞI

05/08/2002 Tarihli Haber

 

Hükümetlere tehdit ve şantaj, statejik kurumları sattırmak, kaynakları uluslararası kuruluşlara peşkeş çekmek

Ünlü İngiliz gazeteci Gregory Palast'ın açıkladığı gizli IMF belgeleri, zor durumdaki ülkelerde sergilenen kirli oyunları ortaya döktü. Şok belgelere göre IMF tehdit, şantaj dahil her yola başvuruyor.Gizli anlaşmalarla stratejik kurumlar satışa zorlanıyor. Liderlere her türlü yöntemle baskı yapılıyor. Arjantin'deki gibi ayaklanma çıkarılıyor. Bu yolla uluslararası sermayeye zemin oluşturuluyor.Kredi isteyen ülkeler stratejik kurumlarını satmaya zorlanıyor. Kaynakları uluslararası sermayeye peşkeş çekiliyor.Kemal Derviş'e ithaf olunur...

İNTERNETTEN YAYIN

Ünlü İngiliz gazeteci Gregory Palast'ın açıkladığı gizli IMF belgeleri, zor durumdaki ülkelerde sergilenen kirli oyunları ortaya döktü. Şok belgelere göre IMF tehdit, şantaj dahil her yola başvuruyor.

AYAKLANMA TEŞVİKİ

Gizli anlaşmalarla stratejik kurumlar satışa zorlanıyor. Liderlere her türlü yöntemle baskı yapılıyor. Arjantin'deki gibi ayaklanma çıkarılıyor. Bu yolla uluslararası sermayeye zemin yaratılıyor.

IMF'NIN KARA YUZU

Gizli belgeler şoku

The Observer yazarı Gregory Palast, IMF ve Dünya Bankası'na ait gizli belgeleri açıkladı. Kredi isteyen ülkeler stratejik kurumlarını satmaya zorlanıyor. Kaynakları uluslararası sermayeye peşkeş çekiliyor.

Şantaj kışkırtma isyan

Liderler IMF'nin her dediğini yapmaya, uluslararası sermaye adına ülkelerde ayaklanma çıkaracak tedbirler almaya zorlanıyor. Arjantin, Endonezya, Venezuella IMF ayaklanmalarıyla tanışan ülkelerin örneği

IMF politikası halkı sokağa döküyor

Gregory Palast, IMF ve Dünya Bankası'nın kendilerinden kredi isteyen gelişmekte olan ülkeleri şantaja zorlaması, ülke kaynaklarının uluslararası sermayeye peşkeş çekilmesinin yolunu açmasının sonuçlarını da çarpıcı ifadelerle değerlendiriyor:

Stiglitz neden kovuldu?

Joseph Stiglitz'in Dünya Bankası'ndan kovulma nedeni işte bütün bunları, yani IMF ve Dünya Bankası'nın kredi isteyen gelişmekte olan ülkeleri şantaja zorlaması, ülke kaynaklarının uluslararası sermayeye peşkeş çekilmesinin yolunu açmasını sorgulaması oldu.

Ayaklanmaya zorluyor

Stiglitz'e göre IMF ülkeler her istediğini yapsa bile uluslararası sermaye adına ülkelerde ayaklanma çıkaracak tedbirler almaya zorluyor hükümetleri. Bir ülke çok sıkıştırıldığında ve bunu halkına yansıttığı vakit ise halk sokaklara dökülüyor buna IMF ayaklanmaları deniyor. IMF bütün yabancı sermayenin kaçmasının ardından onlar için daha iyi ortamı yaratacak yeni tedbirler için yeni şartlar koyarak geri geliyor.

Endonezya'nın başına gelenler

Endonezya'da geçtiğimiz yıl yaşanan halk ayaklanmaları ve ayrılıkçı hareketler IMF, Dünya Bankası ve uluslararası sermaye desteklidir. Venezuela darbesi de böyle; ABD karşıtı Chavez'e darbe yapılmadan önce IMF yönetimi, 'Başkan yönetimden uzaklaşırsa IMF geçiş hükümetine destek vereceğini' açıkladı. Bu ne demektir? Yani, 'Başkanı devirirseniz, masraflarınızı biz ödeyeceğiz' anlamına geliyor. Çünkü popülist lider Hugo Chavez, IMF ve Dünya Bankası denetçilerini ülkeden kovmuştu.

Internet sitesi www.gregpalast.com'da açıklamalarda bulunan gazeteci Gregory Palast, 1980 sonrasında IMF ve Dünya Bankası tarafından yapılan anlaşmaların önemli bir kısmının çok özel taahhütler içerdiğini ve bu ttaahhütleri yerine getirmeyen hükümetlerin askeri darbe yoluyla iktidardan uzaklaştırıldığını anlatıyor.

Palast, IMF'nin karanlık yüzünü şu ifadelerle kanıtlıyordu:

IMF şantaj yapıyor

Gelişmekte olan ülkeler IMF'den kredi alabilmek için stratejik kurumlarını satmaya zorlanıyor. İktisadi açıdan kendi yapılarını ve sosyal dokularını olumsuz etkileyecek bu kararların dışında, elime geçen bir belgeye göre, daha 101 farklı iyilik daha isteyen IMF ve Dünya Bankası, ancak bu yolla kredi verebileceklerini söyleyerek şantaj yapıyor.

IMF ve Dünya Bankası tarafından bir dönem 'örnek ülke' olarak gösterilen Arjantin'le yapılan gizli anlaşmaları elde ettim. ABD'de de bile özelleştirilmesi yasak olan içme suyu dağıtımı işinin iflas eden Enron şirketine verilmesi bile bir art niyeti gösteriyor.

Kamuda yağma

Ekvator ve Arjantin konusunda görüştüğüm Dünya Bankası Başekonomisti Joıseph Stiglitz bana kamu varlıklarının satışı konusunda bu ülkelerde özelleştirmeyi savunan partilerinin satışlar için komisyon aldığını söyledi. Mesela Arjantin'in en büyük kamu bankalarını alan Citibank bu işi oldukça kolay gerçekleştirdi. Çünkü gereken yardımı ilgili kişiler yapmıştı. British Petroluim'un da aynı şekilde Ekvator'da başarılı olmasının sırrı buna dayanıyor.

âleme verin talkını...

Yapılan gizli anlaşmalar ile ükelerin uygulayacağı ekonomik porgramlar üzerinde büyük hakimiyet kuran bu iki kurumun, halkın temel ihtiyaçlarının karşılandığı kurumların satışını öncelik haline getirmesi, sosyal yapıyı bozuyor. Arjantin nüfusunun yüzde 20'si aç ve işsiz iken siz kalkıp onlara, 'Sosyal yardım fonlarını kapatacaksınız, emeklilik fonlarını küçültecekseniz' diyorsunuz. Bunları yaparsanız, zaten uygulanan ekonomik programla durgunlaşan ekonomiyi ancak mahvedersiniz. Ama aynı dönemde, ABD ekonomisinin canlanması için ABD yönetimi 100 milyar dolar harcayacağını açıklıyor.

Arjantin'den kriz bulaştı

Uruguay'da yağma başladı

IMF reçeteleriyle tarihinin en ağır ekonomik dönemini geçiren Arjantin'deki kriz, yavaş yavaş etki alanını tüm Güney Amerika'ya yayıyor. Brezilya'dan sonra Uruguay'ı da saran ekonomik kriz, Latin ülkesinde yaşamı felç ediyor. Bankaların kapandığı, halkın sokaklara döküldüğü ülkenin başkenti Montevideo'nun kuzey banliyölerinde 16 dükkan yağmalandı. Olayla ilgili yaklaşık 20 kişinin gözaltına alındığı bildirildi. Uruguay İçişleri Bakanı Guillermo Stirling, bir polisin yaralandığı olaylarda, 14 dükkanın da yağmalanma girişimine maruz kaldığını belirtti. Stirling, yeni yağmalama girişimlerini önlemek amacıyla özel önlemler alındığını kaydetti. Polis, başkentin merkezindeki birçok dükkanın da olası bir yağmaya maruz kalmamak için kepenk indirdiğini belirtti. Dört yıldan bu yana ekonomisinde durgunluk yaşayan Uruguay'da Merkez Bankası'ndaki para rezervleri 4'te 3 oranında azalırken, peso yılın başından bu yana yüzde 40'dan fazla oranda değer kaybetti.

Dinle patronu, al desteği

Öte yandan, ABD Hazine Bakanı Paul O'Neill, Güney Amerika'daki ülkelere destek sinyali verdi. O'Neill, Amerikan yönetiminin, Brezilya ve Uruguay ile uygun politikalar izleyen diğer ülkelerin tümüne mali yardımı desteklediğini bildirdi.




 

 
 

 

 
HERŞEY TURAN İÇİN
BAŞBUĞ KEMAL ATATÜRKÜN YOLUNDA IRKIMIZIN SAVUNUCUSU HEDEF TURAN IN ÖNCÜLERİYİZ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol